430 yıllarında Hun tigini (prens) Aybars’ın yarımadayı ele geçirmesiyle Kırım’da Türkler (Sakalar hariç) görülmeye başlamıştır. Bundan sonra farklı Türk kavimlerini ağırlayan Kırım, en son Kıpçak Türkleri’nin yurdu olmuştur. Moğollar’ın Kıpçaklar’a saldırması üzerine bozulan deniz ticaretini güvene almak isteyen Alaettin Keykubat 1224’te Suğdak’ı fethederek, Türkiye ile Kırım’ı ilişkilendirmiştir. Ancak Kırım’ın makûs talihi 1774’te Türkiye’den koparılarak, Ruslar tarafından işgal edilmesiyle başlamıştır. Bu durum 18 Mayıs 1944’te yapılan soykırımla doruğa ulaşmıştır. İşte Öksüz Vatan Kırım’ın kısacık öyküsü!
“Kırım” adının eski Türkçe’deki “kar-“ fiilinden türediği; “karım” kelimesinin zamanla “kırım” sözcüğüne dönüştüğü; “kar-“ fiilinin de “kaz-“ fiilinin aslı olduğu, dolayısıyla “kırım” sözcüğünün de hendek, çukur ve mevzi anlamına geldiği belirtilmektedir. Diğer bir görüşe göre ise “Kırım” adı Kimmerya’dan türemiştir.
Kırım, güneyden ve batıdan Karadeniz; doğudan Azak Denizi ile kuşatılmış ve ana karaya Orkapı Berzahı ile bağlanmıştır. Yarımadanın güneyinde Akdeniz, kuzeyindeyse karasal iklim hakimdir. Akarsu kaynakları açısından zengin olup, başlıca akarsuları Salgır, Karasu, Çorgana, Belbek, Kaçı, Bulganak’tır. En yüksek tepesi Yayla Dağları üzerindeki 1545 rakımlı Roman-Koş Dağı’dır. Kırım’ın başkenti Akmescit olup, diğer önemli kentleri Akyar, Kefe, Gözleve, Yalta, Canköy ve Bahçesaray’dır.
1783’te Rusya tarafından işgal edilen Kırım, 1954 yılında SSCB başkanı N. Kruşçev’in girişimiyle Ukrayna’ya bağlanmıştır.
Stratejik konumu nedeniyle Kırım, bölgedeki siyasi dengeleri etkileyecek bir statüye sahiptir. Nitekim Rusya, Karadeniz Donanması’nın bulunduğu Sivastopol Limanı’nı 2017 yılına kadar kiralamıştır. Ancak Kırım’daki ayrılıkçı gruplardan faydalanan, Rusya 2014 yılında oldubittiyle Kırım’ı ilhak etmiştir.
Kırım nüfusunun iki buçuk milyonu bulduğu tahmil edilmektedir. Bunun % 58’ini Ruslar, % 24’ünü Ukraynalılar ve % 13’ ünü de Tatarlar oluşturmaktadır. Görüldüğü üzere türlü baskılar sonucu Türkler aslî vatanlarında azınlık durumuna düşürülmüştür.
Kırım Türkleri bugün “Altın Tamgalı Gökbayrak” ile temsil edilmektedir. 74 yıl aradan sonra 30.06.1991 tarihinde toplanan II. Kırım Tatar Milli Kurultayı’nda bayrak olarak Altın Tamgalı Gökbayrak ve marş olarak da Ant Etkenmen Milli Marşı kabul edilmiştir.
İlham kaynağını Han Sarayı’nın girişindeki damgadan olan Gökbayrak’taki tarağın orta dişi Han’ı; sağ dişi veliahtı, yani Kaygan’ı; sol dişi de veziri, yani Nurettin’i temsil etmektedir. Aynı zamanda Kırım adaletinin de simgesidir.
1917 yılında I. Kırım Tatar Kurultayı’nda okunan ve sonra milli marş olarak kabul edilen Ant Etmişim Marşı’nın sözleri:
Ant etkenmen milletimniñ yarasını sarmağa,
Nasıl olsun eki qardaş birbirini körmesin?
Onlar içün ökünmesem, muğaymasam, yaşasam,
Közlerimden aqqan yaşlar derya-deñiz qan bolsun!
Ant etkenmen şu qaranğı yurtqa şavle sepmege,
Nasıl bolsun bu zavallı qardaşlarım iñlesin?
Bunu körüp buvsanmasam muğaymasam, yanmasam,
Yüregimde qara qanlar qaynamasın, qurusın!
Ant etkenmen, söz bergenmen millet içün ölmeğe,
Bilip, körüp, milletimniñ köz yaşını silmeğe!
Bilmey, körmey, biñ yaşasam, qurultaylı han bolsam,
Kene bir kun mezarcılar kelir meni kömmege!